Zilli def caiz mi ?

Simge

New member
Zilli Def: Bir Yasağın Ardındaki Duygular ve İnançlar

Herkese merhaba, uzun zamandır forumda bir şeyler paylaşmayı istiyordum. Bugün çok kişisel bir konuya değinmek istiyorum. Biraz duygusal, biraz düşündürücü, biraz da tartışmaya açık. Konumuz, “zilli def” ve onun caiz olup olmadığı. Biliyorum, belki de çoğunuz bu konuda çok keskin fikirleriniz vardır ya da merak ediyorsunuzdur. Ama bu hikayeyi okurken sadece zihninizle değil, duygularınızla da değerlendirin. Çünkü bazen doğruyu bulmak, bir kuralın ne kadar doğru olduğunu tartışmak, hissettiğimizle değil, yalnızca düşündüğümüzle mümkün olmuyor.

1. Kırgınlık ve Yanılgı: İsmail ve Meryem’in Hikâyesi

İsmail, çocukluk arkadaşım, bizim mahalledeki en sessiz çocuktu. Zekâsı, gözlerindeki derinlik kadar karışıktı. Ama bir konuda herkes gibi netti: Dinî meselelerde kararlı, güvenli. O kadar güvenli ki, bazen biraz sertti. Meryem’le tanıştığında, gözlerinde bir umut ışığı gördü. İsmail’in kalbi, çok katı kurallar ve yasaklarla şekillenmişti. Her şeyin en doğrusu olduğunu, bazen dünyaya o gözle bakması gerektiğini düşünüyordu.

Meryem ise tam tersiydi. İsmail’e göre biraz daha özgür, biraz daha sevgiye açık bir insandı. O, kurallardan ziyade, yürekten gelen duygularla hareket etmeyi severdi. Bir akşam, birlikte sohbet ederken, İsmail ona bir soru sordu: “Zilli def caiz midir, Meryem?”

Meryem, biraz sessiz kaldı. Derin bir nefes aldı. Aslında hiç de net bir cevabı yoktu. Hem dini hem de kültürel yönlerden büyüdüğü çevre onu kararsız bırakıyordu. Ama bir şey vardı ki, o da “gönül rahatlığı”. Cevabını doğrudan verememişti, çünkü kalbinde bir huzursuzluk vardı.

“Bence önce anlamamız gereken şey, içimizdeki niyet. İnsan bir şey yaparken, bunu niye yapıyor? Neyi amaçlıyor?” diye düşündü Meryem. “İsmail, bir şeyin doğru ya da yanlış olduğunu düşündüğümüzde, aslında neyin bizi rahatlatacağını bulmamız gerekiyor. İçindeki huzurla hareket ediyorsan, belki de doğru olanı yapıyorsundur.”

İsmail bu yanıtı yetersiz buldu, çünkü O’nun dünyasında işler çok daha kesindi. Cevapların net olması gerekiyordu. Eğer bir şey dinen yasaksa, o zaman yapmamalıydı. Kafasında bir soru vardı ve o soru, Meryem’in kalbinin neden huzursuz olduğunu sorguluyordu.

2. Kadın ve Erkek: Farklı Felsefeler ve Birleşen Yollar

İsmail, çözüm odaklı bir adamdı. Her zaman net sonuçlar arayan bir düşünce yapısına sahipti. Kadınların duygusal, ilişkisel yaklaşımlarını anlamak onun için zor oluyordu. Bir şeyin doğru olup olmadığına dair keskin sınırlar belirlemek, onun dünyasında huzurun bir parçasıydı. Zilli def gibi bir mesele ise, ona göre tam bir belirsizlikti. Ve bu belirsizlik, başına bir felaket açacak kadar tehlikeli olabilirdi.

Meryem ise çok daha empatikti. Sadece bir kuralın varlığıyla değil, o kuralın arkasındaki duygusal ve insanî değerlerle ilgileniyordu. Zilli def gibi yasakları düşündüğünde, bunun yalnızca dini bir mesele değil, kişisel bir mesele olduğunu hissetmişti. İnsanlar arasındaki güven, sevgi ve saygı, onun için kuralların çok ötesindeydi. Zihni, sürekli olarak "gönülden gelen doğruyu" arıyordu.

Meryem'in yaklaşımına göre, bir şeyin doğru olup olmadığı, sadece dışarıdaki dünyadan alınan bilgilerle değil, o eylemin arkasındaki duygusal yönle de ilgiliydi. Bir insan, bir şeyin doğruluğunu yalnızca bir yasaktan ibaret olarak görmemeliydi. İsmail’in sıkı düşünce yapısına rağmen, Meryem, ilişkilerde güvenin ve sevginin en önemli değerler olduğunu düşünüyordu. Eğer bir şey, iki insan arasında sevgi ve saygı oluşturarak yapılıyorsa, o zaman o eylem, doğruyu yansıtıyordu.

3. Zilli Def: Kutsal Sözler ve Kişisel Yorumlar

Birçok forumdaş, zilli def konusunu sadece dinî kurallar açısından değerlendirebilir. Ancak bu konuda yapılan birçok tartışmanın bir eksik yönü olduğunu düşünüyorum. Zilli def caiz midir? Bunu konuşurken, sadece bir yasak mı var, yoksa içsel bir yargı mı devreye giriyor? İsmail ve Meryem’in hikayesi de burada devreye giriyor: Yani, aslında bu mesele sadece teknik bir soru değil. İçsel bir yolculuk, bir bakış açısı meselesi.

Zilli def, bazı geleneklere göre caiz olmayabilir. Ancak bu, herkesin dini inançlarına ve kişisel yaşantısına göre değişebilir. Zilli def’i yapanlar, bazen birinin duygusal yolculuğunda kendisini ifade etme aracı olarak kullanabiliyorlar. Fakat, burada önemli olan şey, yaparken ruhsal huzurunuzu bulup bulamayacağınızdır. Yasak bir şeyin peşinden gitmek, sadece dini açıdan değil, aynı zamanda kalbinizin yönelimiyle de ilgilidir.

Hikayeyi burada bitiriyorum, çünkü aslında tartışmanın nihai sonucu yok. Herkesin bakış açısı farklı, herkesin duygusu, dini anlayışı ve sosyal algısı farklı. Ancak en önemli şey, burada hep birlikte birbirimizin görüşlerine saygı göstermek.

4. Sonuç: Gerçekten Caiz Olan Ne?

Hikayeyi bitirirken, forumda bu konuda ne düşünüyorsunuz? Zilli def’in caiz olup olmadığı konusunda neler hissediyorsunuz? Yasaklar, doğruyu bulmamıza engel mi, yoksa onları sorgulamak da doğru mu? Belki de mesele sadece kurallarda değil, bizleri bir arada tutan değerlerde saklıdır.

Hadi, tartışalım!