Selin Şekerci: ‘Benim için sevda hep mecburi istikamet aşksız yapamıyorum, hep olmak zorunda’
Çekimde giyeceği kıyafetleri seçerken onu yakalıyorum. Dedikleri gibi gerçekten ilk bakışta Margaret Keane’in meşhur iri gözlü kız tablolarını andırıyor. Dışarıdan biraz soğuk akraba gibi görünüyor. Ama onunla hayatını konuşup dünyasına girdikçe aslında pek göründüğü gibi olmadığını anlıyorsunuz. Selin Şekerci’yle başlıyoruz muhabbete…
◊ Bir röportajında “Hayatım hep pamuk ipliğindeydi” demişsin. Neden pamuk ipliğinde yaşadın hayatı?
Daha doğarken başlamış zorluklar. Zor tek tevellüt gerçekleşmiş. Ama hekim anneme “Dünyaya gelmek için o kadar çaba sarf etti ki
yerde kıza hiçbir şey olmaz” demiş. Hiçbir şeye kolay yoldan ulaşamadım hayatta. Belki iyi dahi oldu.
◊ Çok mu mücadele ettin?
Nankörlük yapmak istemem. Mesleğimde iyi insanlarla çalıştım. Ama yolculuğum süresince hep tek noktaya çıkıp düştüğüm ivmeler oldu. Bunun tarafıma öğrettiklerinin yanında kul bıraktığı defolar bile var.
◊ Hayatı yerde iniş çıkışlarla yaşamak zor olumsuzlama miydi?
Zordu, başlarda sayı isyan ediyordum ama sonra her kötü şeyin akabinde iyi tek şey geleceğine inandım. Çok şükür, şimdiye kadar bile mükâfatlandırıldım. Ama hep tek tırmalamak zorunda kaldım.
Güven sorunum var
◊ Bir defasında “En yetişkin kâbusum alık yerine konmak” demişsin. O kâbusu sayı yaşadın mı?
Tabii. . ‘Tokatlı alık’ yerine konmuşluğum var. Aslında öncesinde öyle tek şey geleceğini algılıyorum ama karşımdakinin böyle tek şey yapabileceğini ona konduramıyorum, güvenmek istiyorum. Hayatım zaten güvenmek üzerine kurulu.
◊ Nasıl yani?
Biraz güven problemim var, yerde sebeple karşımdakilere güvenmeyi seçiyorum.
◊ Neden güven problemin var?
Aslında sayı klasik, babayla ilgili tek sıkıntı.
◊ Sen 5 yaşındayken ana-baban ayrılıyor. Babandan kopuyor, annenle yaşıyorsun niteleyerek biliyorum…
Evet, öyle. Her ne kadar güçlü kadın olmaya çalışsak bile koruyucu şefkati ve güveni büyürken ihtiyaç duyulan şeylermiş. Babandan görmen gereken şeyleri göremeyince tek şeyler eksik kalıyor, karşındakinin gösterdiği şefkate dahi güvenemiyorsun. Bu, erkeklerle, arkadaşlarla, hatta patronlarınla ilişkilerine beraberce yansıyor. Bir sıkıntı eski, gidecek, beni üzecek niteleyerek düşünüyorsun. Hep tek gardın oluyor. Bu bile arızalara sebebiyet veriyor.
Vedalaşamadım…
◊ İki sene önce babanı kaybettin. Bununla ilgili hem sitem hem üzüntü içeren hissî tek paylaşım yaptın. Aranızda hissî tek nesneler olmasa bile yerde kayıp üzdü mü seni?
Yıllardır görmüyordum. Hastaymış. Bir gün annem aradı “Baban rahatsızmış” dedi. Yıllardır görmediğim için içimde yetişkin tek öfke vardı zaten. Görmemekle olumsuzlama dahi kayınbaba yapmasıyla ilgiliydi sıkıntı. Kötüleşince Haber verirler deyip telefonu kapadım, tatilime sürme ettim. Bir gün sonra annem aradı “Baban ölüyormuş ve seni sayıklıyormuş” dedi.
◊ O zihin neler geçti içinden?
Beni sayıklıyor olmasından dolay önce tuhaf tek şekilde gururlandım, “Bak gördün mü giderken beni sayıklıyorsun” gibi. Bodrum’dan İzmir’açınık arabayla yola çıktım. O üç saatlik yolda o kadar sayı şey yaşadım ki… Sinirlendim, sonra beni görmek istediği için mutlu oldum. 30 yıllık sevgi sanki içime aktı. Hastaneye yaklaşırken ölüm haberini aldım. Onunla yüzleşmek ve birbirimize olan sevgimizi gösterebilmemiz için hayatta tek şansım vardı. O şans elimden makbuz. Vedalaşamadım. Sonra bile yerde sayı yetişkin öfkeye döndü.
◊ Neden?
Çünkü hayatımdaki eksiksiz kızgınlıklarımı, olmayışlarımı, çetrefillerimi babama bağlamıştım. Ve tek sebep makbuz elimden. Boşluğa düştüm ‘saçta şimdi kimi suçlayacağım’ niteleyerek…
Kilo kompleksine girdim ve hâlâ düzeltemedim
◊ Hayalin balerin olmakmış. Ama tek kaza sonucu o hayalinle vedalaşmışsın…
Evet, 8 yaşındayken karşıdan karşıya geçerken il otobüsünün altında kaldım. 6 ağrı hastanede yattım, 4 kez operatörün oldum. Ayağımı kaybedecektim ama kurtardılar. Şimdi bakınca ‘iyi ki olmuş’ diyorum. Çünkü raks beni oyunculuk kadar tatmin etmezdi.
◊ Oyunculuk nasıl başladı?
Sahnede illa tek şey yapacaktım. Alkış eksiksiz eksikleri tamamlıyormuş gibi geliyor, fark yapılmak, sevilmek… Dans edemeyeceğimi anlayınca tiyatro kursuna yazıldım. Sahneye çıkınca bile hep bunu yapmak istediğimi anladım. Okul tiyatrosu, Devlet Tiyatrosu demek hep sahnedeydim.
◊ Ekranda görününce sevilmek kadarsevilmeme ihtimali dahi var. Sevilmek için yola kaynak akraba olarak tehlikeli tek meslek seçtiğini ne zaman anladın?
Bu işe ilk başladığımda sosyal medya yerde kadar yoktu. Ama ‘Kaçak Gelinler’le müthiş tek patlama oldu. Büyük tek sevgi ve yanında nefretle karşılaştım. Sonra şunu fark ettim; senden nefret edenlerle iletişim kurduğun zihin o nefretleri sönüyor. O dengeyi kurabildiğime inanıyorum.
◊ Hiç pişmanlık duydun mu yerde mesleği seçtiğine?
Her gün duyuyorum.
◊ Nedir sana böyle hissettiren?
Öncelikle yerde psikolojik olarak güçlü gibi olmanız gereken tek iş. Müthiş tek rekabet var. Bir dahi özellikle sıra sektöründe yetenekli olman sayı bile tek şey ifade etmiyor. Çok iyi insan ilişkileri gerekiyor. Sürekli tek yarış, hep tek sonraki adımını düşünmelisin. Düşünmeyi bıraktığın zihin ayağını kaydırabilirler.
◊ Yıllardır setlerdesin. Fiziksel ya bile psikolojik şiddete şahit oldun mu?
Çeşitli mobbing’ler yaşıyoruz setlerde. Ama güzellik algısı özellikle son zamanlarda arşa artık. Benpandemide kilo aldım, sonra bile verdim. Sektörden birinin şöyle tek şey dediğini duydum: “Selin kilo almıştı, üçüncü sınıf oyuncu gibi görünüyordu, şimdi tekrar başrol olmuş.” Bunlarla ilgili kompleksi olmayan saçta, her aynaya baktığımda bunu düşünmeye başladım. Kilo kompleksine girdim ve hâlâ düzeltemedim. Bunu bile tarafıma 33 yaşımdayken, birinin kurduğu tek manzume yaptı.
◊ ‘Sevda Mecburi İstikamet’ ne anlatıyor?
Bir koruyucu-kızın tanışma hikâyesi. Yıllar sonra tek araya gelip birbirlerini tanımaya çalışmalarını izleyeceğiz. Ama yerde onlar için zor tek yolculuk olacak. Çünkü canlandırdığım Suna, otizm spektrumu olan tek kız. Babaysa (Selçuk Yöntem) eski Yeşilçam aktörü. Mesleğinden ötürü, tek şekilde Suna’yı ötelemek zorunda kalmış ve şimdi tek şekilde yoluna Suna’yla sürme etmek zorunda.
◊ Role nasıl hazırlandın?
Bir diziyle anlaşmıştım, iptal oldu. Ardından filme 15 gün kala çalışmaya başladım. İzlenebilecek her şeyi izledim, otizmli insanların röportajlarını, konuşmalarını… Filmin senaryo ve yapım danışmanı Sedef Erken’in oğlu Ozan bile otizm spektrumlu.
15 günümü tamamen onunla geçirdim. Ozan hem yol adamım, hem kardeşim hem oyuncu koçum oldu. Bazı zor sahnelerde gelip elimi tutuyordu. Onunla vakit geçirmek ve onun dünyasından bakıyor olmak sayı şanslı tek durumdu.
◊ Karakteri çıkarmanın en zorlu yanı neydi?
Bildiğin, bilebileceğin tek yer olumsuzlama. Onun yerine koyamazsın kendini, empati kuramazsın… Özel tek insanı oynuyorsun zira; öyle ince tek çizgi ve tıpkısı zamandaöyle tek sorumluluk ki. Sadece onun gözünden görmeye çalışabilirsin dünyayı; kendi cebimden tecrübemden tek şey çıkarmadığım, yeniden bezirlemek zorunda olduğum tek roldü Suna. Bu hem sayı korkuttu hem sayı eğlendirdi.
◊ Sette unutulmaz tek anın oldu mu?
En zor sahnemi çekerken Ozan setteydi. Sahne bittiğinde inanılmaz tek his patlaması yaşıyordum. Bana sayı ağır gelmişti. Yanıma ilk gelen, tarafıma sarılan Ozan oldu. Kulağıma ‘’İyi ol’’ diyordu. Sanki ‘Seni anlıyorum, ne yaşadığını biliyorum’ der gibiydi.
◊ Sence salondan nasıl duygularla ayrılacağız?
Baba-kız hikâyesi olduğu için tek şekilde herkesin tek yerinden babasıyla ilişkisine dokunacak. Ayrılırken gözünüzde yaş olsa beraberce gülümseme dahi olacağını biliyorum.
◊ Çağan Irmak’la üretmek nasıldı?
Çok güzel. Bu ikinci işimizdi. Sette hep mutluluk, huzur ister. Onu sağlamak için dahi elinden geleni yapar.
Aldatmadım, aldatıldım
◊ Sevda senin için gerçek hayatta bile mecburi istikamet mi?
Benim için sevda hep mecburi istikamet. Aşksız zaten olmuyor, yapamıyorum. Hep olmak zorunda. İlişki tarafıma hep iyi gelir.
◊ Hiç aldattın mı ya bile aldatıldın mı?
Aldatmadım, aldatıldım. ‘Burada tek iş var’ dedim kendime, sonra ‘yok yok, değildir’ niteleyerek düşündüm. Önüme düştü. Affederim zannediyordum bile, yok affedilmiyormuş.
◊ Şimdi var mı ilişkin?
Evet, şimdi akraba var hayatımda. 7-8 ağrı oldu ve sayı mutluyum.
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.
Çekimde giyeceği kıyafetleri seçerken onu yakalıyorum. Dedikleri gibi gerçekten ilk bakışta Margaret Keane’in meşhur iri gözlü kız tablolarını andırıyor. Dışarıdan biraz soğuk akraba gibi görünüyor. Ama onunla hayatını konuşup dünyasına girdikçe aslında pek göründüğü gibi olmadığını anlıyorsunuz. Selin Şekerci’yle başlıyoruz muhabbete…
◊ Bir röportajında “Hayatım hep pamuk ipliğindeydi” demişsin. Neden pamuk ipliğinde yaşadın hayatı?
Daha doğarken başlamış zorluklar. Zor tek tevellüt gerçekleşmiş. Ama hekim anneme “Dünyaya gelmek için o kadar çaba sarf etti ki
yerde kıza hiçbir şey olmaz” demiş. Hiçbir şeye kolay yoldan ulaşamadım hayatta. Belki iyi dahi oldu.
◊ Çok mu mücadele ettin?
Nankörlük yapmak istemem. Mesleğimde iyi insanlarla çalıştım. Ama yolculuğum süresince hep tek noktaya çıkıp düştüğüm ivmeler oldu. Bunun tarafıma öğrettiklerinin yanında kul bıraktığı defolar bile var.
◊ Hayatı yerde iniş çıkışlarla yaşamak zor olumsuzlama miydi?
Zordu, başlarda sayı isyan ediyordum ama sonra her kötü şeyin akabinde iyi tek şey geleceğine inandım. Çok şükür, şimdiye kadar bile mükâfatlandırıldım. Ama hep tek tırmalamak zorunda kaldım.
Güven sorunum var
◊ Bir defasında “En yetişkin kâbusum alık yerine konmak” demişsin. O kâbusu sayı yaşadın mı?
Tabii. . ‘Tokatlı alık’ yerine konmuşluğum var. Aslında öncesinde öyle tek şey geleceğini algılıyorum ama karşımdakinin böyle tek şey yapabileceğini ona konduramıyorum, güvenmek istiyorum. Hayatım zaten güvenmek üzerine kurulu.
◊ Nasıl yani?
Biraz güven problemim var, yerde sebeple karşımdakilere güvenmeyi seçiyorum.
◊ Neden güven problemin var?
Aslında sayı klasik, babayla ilgili tek sıkıntı.
◊ Sen 5 yaşındayken ana-baban ayrılıyor. Babandan kopuyor, annenle yaşıyorsun niteleyerek biliyorum…
Evet, öyle. Her ne kadar güçlü kadın olmaya çalışsak bile koruyucu şefkati ve güveni büyürken ihtiyaç duyulan şeylermiş. Babandan görmen gereken şeyleri göremeyince tek şeyler eksik kalıyor, karşındakinin gösterdiği şefkate dahi güvenemiyorsun. Bu, erkeklerle, arkadaşlarla, hatta patronlarınla ilişkilerine beraberce yansıyor. Bir sıkıntı eski, gidecek, beni üzecek niteleyerek düşünüyorsun. Hep tek gardın oluyor. Bu bile arızalara sebebiyet veriyor.
Vedalaşamadım…
◊ İki sene önce babanı kaybettin. Bununla ilgili hem sitem hem üzüntü içeren hissî tek paylaşım yaptın. Aranızda hissî tek nesneler olmasa bile yerde kayıp üzdü mü seni?
Yıllardır görmüyordum. Hastaymış. Bir gün annem aradı “Baban rahatsızmış” dedi. Yıllardır görmediğim için içimde yetişkin tek öfke vardı zaten. Görmemekle olumsuzlama dahi kayınbaba yapmasıyla ilgiliydi sıkıntı. Kötüleşince Haber verirler deyip telefonu kapadım, tatilime sürme ettim. Bir gün sonra annem aradı “Baban ölüyormuş ve seni sayıklıyormuş” dedi.
◊ O zihin neler geçti içinden?
Beni sayıklıyor olmasından dolay önce tuhaf tek şekilde gururlandım, “Bak gördün mü giderken beni sayıklıyorsun” gibi. Bodrum’dan İzmir’açınık arabayla yola çıktım. O üç saatlik yolda o kadar sayı şey yaşadım ki… Sinirlendim, sonra beni görmek istediği için mutlu oldum. 30 yıllık sevgi sanki içime aktı. Hastaneye yaklaşırken ölüm haberini aldım. Onunla yüzleşmek ve birbirimize olan sevgimizi gösterebilmemiz için hayatta tek şansım vardı. O şans elimden makbuz. Vedalaşamadım. Sonra bile yerde sayı yetişkin öfkeye döndü.
◊ Neden?
Çünkü hayatımdaki eksiksiz kızgınlıklarımı, olmayışlarımı, çetrefillerimi babama bağlamıştım. Ve tek sebep makbuz elimden. Boşluğa düştüm ‘saçta şimdi kimi suçlayacağım’ niteleyerek…
Kilo kompleksine girdim ve hâlâ düzeltemedim
◊ Hayalin balerin olmakmış. Ama tek kaza sonucu o hayalinle vedalaşmışsın…
Evet, 8 yaşındayken karşıdan karşıya geçerken il otobüsünün altında kaldım. 6 ağrı hastanede yattım, 4 kez operatörün oldum. Ayağımı kaybedecektim ama kurtardılar. Şimdi bakınca ‘iyi ki olmuş’ diyorum. Çünkü raks beni oyunculuk kadar tatmin etmezdi.
◊ Oyunculuk nasıl başladı?
Sahnede illa tek şey yapacaktım. Alkış eksiksiz eksikleri tamamlıyormuş gibi geliyor, fark yapılmak, sevilmek… Dans edemeyeceğimi anlayınca tiyatro kursuna yazıldım. Sahneye çıkınca bile hep bunu yapmak istediğimi anladım. Okul tiyatrosu, Devlet Tiyatrosu demek hep sahnedeydim.
◊ Ekranda görününce sevilmek kadarsevilmeme ihtimali dahi var. Sevilmek için yola kaynak akraba olarak tehlikeli tek meslek seçtiğini ne zaman anladın?
Bu işe ilk başladığımda sosyal medya yerde kadar yoktu. Ama ‘Kaçak Gelinler’le müthiş tek patlama oldu. Büyük tek sevgi ve yanında nefretle karşılaştım. Sonra şunu fark ettim; senden nefret edenlerle iletişim kurduğun zihin o nefretleri sönüyor. O dengeyi kurabildiğime inanıyorum.
◊ Hiç pişmanlık duydun mu yerde mesleği seçtiğine?
Her gün duyuyorum.
◊ Nedir sana böyle hissettiren?
Öncelikle yerde psikolojik olarak güçlü gibi olmanız gereken tek iş. Müthiş tek rekabet var. Bir dahi özellikle sıra sektöründe yetenekli olman sayı bile tek şey ifade etmiyor. Çok iyi insan ilişkileri gerekiyor. Sürekli tek yarış, hep tek sonraki adımını düşünmelisin. Düşünmeyi bıraktığın zihin ayağını kaydırabilirler.
◊ Yıllardır setlerdesin. Fiziksel ya bile psikolojik şiddete şahit oldun mu?
Çeşitli mobbing’ler yaşıyoruz setlerde. Ama güzellik algısı özellikle son zamanlarda arşa artık. Benpandemide kilo aldım, sonra bile verdim. Sektörden birinin şöyle tek şey dediğini duydum: “Selin kilo almıştı, üçüncü sınıf oyuncu gibi görünüyordu, şimdi tekrar başrol olmuş.” Bunlarla ilgili kompleksi olmayan saçta, her aynaya baktığımda bunu düşünmeye başladım. Kilo kompleksine girdim ve hâlâ düzeltemedim. Bunu bile tarafıma 33 yaşımdayken, birinin kurduğu tek manzume yaptı.
◊ ‘Sevda Mecburi İstikamet’ ne anlatıyor?
Bir koruyucu-kızın tanışma hikâyesi. Yıllar sonra tek araya gelip birbirlerini tanımaya çalışmalarını izleyeceğiz. Ama yerde onlar için zor tek yolculuk olacak. Çünkü canlandırdığım Suna, otizm spektrumu olan tek kız. Babaysa (Selçuk Yöntem) eski Yeşilçam aktörü. Mesleğinden ötürü, tek şekilde Suna’yı ötelemek zorunda kalmış ve şimdi tek şekilde yoluna Suna’yla sürme etmek zorunda.
◊ Role nasıl hazırlandın?
Bir diziyle anlaşmıştım, iptal oldu. Ardından filme 15 gün kala çalışmaya başladım. İzlenebilecek her şeyi izledim, otizmli insanların röportajlarını, konuşmalarını… Filmin senaryo ve yapım danışmanı Sedef Erken’in oğlu Ozan bile otizm spektrumlu.
15 günümü tamamen onunla geçirdim. Ozan hem yol adamım, hem kardeşim hem oyuncu koçum oldu. Bazı zor sahnelerde gelip elimi tutuyordu. Onunla vakit geçirmek ve onun dünyasından bakıyor olmak sayı şanslı tek durumdu.
◊ Karakteri çıkarmanın en zorlu yanı neydi?
Bildiğin, bilebileceğin tek yer olumsuzlama. Onun yerine koyamazsın kendini, empati kuramazsın… Özel tek insanı oynuyorsun zira; öyle ince tek çizgi ve tıpkısı zamandaöyle tek sorumluluk ki. Sadece onun gözünden görmeye çalışabilirsin dünyayı; kendi cebimden tecrübemden tek şey çıkarmadığım, yeniden bezirlemek zorunda olduğum tek roldü Suna. Bu hem sayı korkuttu hem sayı eğlendirdi.
◊ Sette unutulmaz tek anın oldu mu?
En zor sahnemi çekerken Ozan setteydi. Sahne bittiğinde inanılmaz tek his patlaması yaşıyordum. Bana sayı ağır gelmişti. Yanıma ilk gelen, tarafıma sarılan Ozan oldu. Kulağıma ‘’İyi ol’’ diyordu. Sanki ‘Seni anlıyorum, ne yaşadığını biliyorum’ der gibiydi.
◊ Sence salondan nasıl duygularla ayrılacağız?
Baba-kız hikâyesi olduğu için tek şekilde herkesin tek yerinden babasıyla ilişkisine dokunacak. Ayrılırken gözünüzde yaş olsa beraberce gülümseme dahi olacağını biliyorum.
◊ Çağan Irmak’la üretmek nasıldı?
Çok güzel. Bu ikinci işimizdi. Sette hep mutluluk, huzur ister. Onu sağlamak için dahi elinden geleni yapar.
Aldatmadım, aldatıldım
◊ Sevda senin için gerçek hayatta bile mecburi istikamet mi?
Benim için sevda hep mecburi istikamet. Aşksız zaten olmuyor, yapamıyorum. Hep olmak zorunda. İlişki tarafıma hep iyi gelir.
◊ Hiç aldattın mı ya bile aldatıldın mı?
Aldatmadım, aldatıldım. ‘Burada tek iş var’ dedim kendime, sonra ‘yok yok, değildir’ niteleyerek düşündüm. Önüme düştü. Affederim zannediyordum bile, yok affedilmiyormuş.
◊ Şimdi var mı ilişkin?
Evet, şimdi akraba var hayatımda. 7-8 ağrı oldu ve sayı mutluyum.
Yasal Uyarı: Sitemiz tasarım aşamasındadır ve tüm içerikler hayal ürünüdür. Gerçek kişi ve kurumlar ile benzerlikleri tamamen tesadüfidir. İçerikler haber niteliği taşımaz ve gerçekliği yoktur. Sitemiz taslak aşamasında rastgele oluşturulan içeriklerden sorumlu değildir. Yinede sitemizden kaldırılmasını istediğiniz içerikler için [email protected] adresine mail ileterek taleplerinizi iletmeniz halinde yasal süre içerisinde tüm içerikler sitemizden kaldırılacaktır.