Primitive ve non-primitive nedir ?

Deniz

New member
Primitive ve Non-Primitive: Bir İlişkinin Derinliklerine Yolculuk

Selam forumdaşlar,

Bugün sizlere çok farklı iki dünyayı anlatmak istiyorum. Birinin adı “primitive”, diğerinin adı ise “non-primitive”. Bu iki terim arasındaki farkı çok derin ve duygusal bir açıdan anlamanızı sağlayacak bir hikaye paylaşacağım. Zaman zaman birbirimize benzer fikirlerde bulunsak da, aslında hepimizin içinde farklı düşünce tarzları var, değil mi? Erkekler çözüm odaklı, stratejik düşünürken, kadınlar ise daha çok ilişkisel ve empatik bir bakış açısına sahipler. İşte bu hikaye, bu iki bakış açısının bir araya geldiği anı anlatacak.

Bir Akşam, Bir Ev, İki Farklı Zihin

Gözlerinizi kapatın ve bir an için kendi hayatınıza odaklanın. Benim de, sizlere anlatacağım bu hikayedeki karakterler gibi, bir zamanlar bir evde yaşadım. Bu evde, yanımda çok değerli bir insan vardı; Caner. Caner, başından geçen her sorunu çözmeye çalışan, her duruma bir strateji geliştiren bir adamdı. Ben ise farklıydım. Empatimi ve ilişkilere verdiğim önemi her zaman ön planda tutan bir kadındım.

Bir akşam, evimizin salonunda büyük bir tartışma çıktı. Evdeki bilgisayar arızalanmıştı. Caner, bilgisayarın teknik sorununu çözmeye çalışıyordu. Aslında Caner’in çözüm odaklı yaklaşımı, hayatımızdaki her şeyde kendini gösteriyordu. O, bilgisayarın neden çalışmadığını anlamak için hızla işlem yapıyor, her kablonun yerini kontrol ediyor ve bir sonraki adımda ne yapacağına karar veriyordu. Ben ise oturmuş, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Ama bir yandan da Caner’in bu tekdüze çözüm odaklı yaklaşımını anlamadığımı fark ettim.

"Caner, bu bilgisayar sadece arızalı değil, bazen ilişkiler de böyledir," dedim ona. "Bir şeylerin çalışabilmesi için sadece teknik bir çözüm yeterli değil. Biraz daha anlayış, biraz daha sabır gerekir."

Caner, başını kaldırıp bana bakarak şöyle cevap verdi: "Ama biz bilgisayarları tamir etmek için arıza bulmaya çalışıyoruz. İnsan ilişkilerinde de aynı şekilde bir şeyler bozulduğunda çözüm bulmalıyız, değil mi?"

İşte burada, iki farklı düşünce tarzı birbirine çarptı. Caner, bir problemi çözmek için stratejik bir yol izlerken, ben bir adım geri atıp daha derin bir bakış açısı arıyordum. Hem bilgisayarın arızasını çözmeye çalışıyor, hem de o anki duygusal ihtiyaçlarımızı göz ardı ediyorduk.

Primitive ve Non-Primitive: Karanlıkta Bir Yıldız Gibi

Hikayeye dönelim, çünkü burada önemli bir nokta var. Caner’in bakış açısını düşündüğümüzde, aslında tüm çözüm arayışları "primitive" yani ilkel bir yaklaşımı yansıtıyor. Primitive, temel, basit ve doğrudan bir çözüm arayışıdır. Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımları da genellikle bu kategoriye girer. Bir sorun olduğunda, çözümün en hızlı ve doğrudan şekilde bulunması gerektiğini düşünürler. Caner’in bilgisayarı tamir etmeye çalışırken uyguladığı yöntem tam da böyle bir yaklaşım. Ancak, işin gerçeği bu yaklaşım bazen işin duygusal boyutlarını göz ardı edebiliyor.

Ben ise "non-primitive" bir bakış açısına sahiptim. Non-primitive, daha derin ve ilişkisel bir çözüm arayışıdır. Bu bakış açısı, duygusal bağları, empatiyi ve çözümün sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal anlamda da sağlanması gerektiğini savunur. Benim bakış açımda, bilgisayarın arızası da bir semboldü. Bir ilişkinin içindeki sorunları da aynı şekilde ele almalıydık; bazen sadece teknik değil, duygusal anlamda da yaklaşmak gerekiyordu.

Birlikte Çözmek: Duygusal ve Stratejik Bir Harmoni

Saatler geçtikçe, Caner bilgisayarın arızasını bulmakta zorlanıyordu. O anda, onun stratejik bakış açısının biraz daha esnek olmasının gerektiğini fark ettim. "Caner, belki de çözümün teknik kısmından daha fazla, birbirimizi nasıl hissettiğimizle ilgilenmemiz gerekiyor," dedim. "İçindeki duygusal boşluğu doldurduğunda, belki bilgisayar da çalışmaya başlar."

Birlikte bu sorunu çözmeye karar verdik. Benim empatik yaklaşımım ve Caner’in çözüm odaklı stratejisi birleşince, bir şeyler farklı olmaya başladı. Ne yapacağımızı bulmak için önce birbirimizi dinlemeye başladık. Caner bilgisayarın teknik sorununu çözerken, ben de duygusal anlamda daha anlayışlı ve sabırlı olmanın yollarını aradım. Bu şekilde, sorun çözüldü ve bilgisayar yeniden çalıştı. Ama daha da önemlisi, aramızdaki ilişkiyi daha sağlamlaştırdık.

İşte burada, primitive ve non-primitive arasındaki farkı bir kez daha hissettik. Caner’in hızlı çözüm arayışı, olayları hemen düzeltebilirken, ben de duygusal boyutları göz önünde bulundurarak ilişkimize derinlik kattım. Gerçekten de bazen sorunları sadece bir bakış açısıyla değil, iki farklı bakış açısını birleştirerek çözmek gerekiyor.

Birlikte Büyümek ve Öğrenmek

Sonunda, bir bilgisayarın arızasıyla başlayan bu hikaye, aslında bize çok şey öğretti. Primitive ve non-primitive yaklaşımlar bir araya geldiğinde, daha güçlü, daha anlamlı bir çözüm ortaya çıkabiliyor. Erkeklerin stratejik, çözüm odaklı yaklaşımını ve kadınların empatik, ilişkisel bakış açısını birleştirmek, aslında hayatın birçok alanında karşımıza çıkabilecek sorunları çözmek için önemli bir yol haritası sunuyor.

Şimdi, forumdaşlar, bu hikayeyi dinlerken siz de benzer deneyimler yaşadınız mı? Belki de ilişkinizde ya da hayatınızın başka bir alanında iki farklı bakış açısının birleşmesiyle yaşadığınız anlamlı bir çözüm olmuştur. Sizce primitive ve non-primitive arasındaki denge nasıl kurulabilir? Yorumlarınızı ve hikayelerinizi paylaşmanızı çok isterim.