Doktora için kaç puan gerekir ?

Deniz

New member
“İstatistikte D nedir?” diye sormadan önce, bir hikâye anlatayım…

Selim bir mühendis, Elif bir psikoloji mezunuydu. Aynı şirkette farklı departmanlarda çalışıyorlardı ama akşamları kahve molasında sık sık buluşurlardı. Selim rakamlara, formüllere, grafikleriyle konuşmaya bayılırdı. Elif ise insan hikâyelerine, duygulara, görünmeyen bağlara odaklanırdı. O gün, ofisteki eğitimde “İstatistikte D nedir?” sorusu geldiğinde, aralarındaki fark bir anda sahneye çıktı.

D’nin hikâyesi: Sayılarda gizlenen duygu

Eğitmen “D değeri, iki ortalama arasındaki farkın, değişkenliğe oranıdır.” dediğinde, Selim’in gözleri parladı. “Yani etki büyüklüğü!” diye mırıldandı. Elif ise kaşlarını hafifçe çattı. “İki ortalama arasındaki fark… ama arkasındaki hikâye ne?” diye sordu. İşte o anda aralarında, sadece bir istatistik terimi üzerinden, hayatın anlamını tartışmaya dönüşecek bir diyalog başladı.

Selim için D, Cohen’s D idi: Bir sonucun ne kadar “büyük bir fark” yarattığını gösteren rasyonel bir ölçü. “D=0.2 küçük, D=0.5 orta, D=0.8 büyük etki,” diyordu. Elif ise başka bir yerden bakıyordu: “D bana insanların hikâyeleri arasındaki farkı hatırlatıyor. Bazen küçük bir fark, bir insanın hayatında büyük bir etki yaratır.”

Selim’in Stratejik Zihni

Selim masaya bir not defteri koydu, kalemini tıklattı. “Bak Elif, eğer iki grubun ortalama puanı 70 ve 75 ise, fark 5’tir. Ama bu farkın anlamı, varyansın büyüklüğüne bağlı. D ne kadar büyükse, fark o kadar gerçek, o kadar güçlü.”

Sonra bilgisayar ekranını çevirdi: “D’yi hesaplamak kolay: (M₁ - M₂) / SDpooled. Yani farkı, yayılımın ortalamasına bölersin.”

Selim için bu bir denklemdi ama aynı zamanda bir felsefeydi: “Hayatta fark yaratmak istiyorsan, gürültüden sıyrılacak kadar net olmalısın.”

O anda forumun teknik üyeleri bu satırları okurken başlarını salladı belki. Çünkü onlar da bilir: istatistikte D, “önemli fark” ile “önemsiz gürültü” arasındaki sınırı çizer.

Ama Selim’in dünyasında bu, duygulardan arınmış bir düzenin sembolüydü.

Elif’in Empatik Dünyası

Elif bir an sustu. Sonra, elindeki kahveyi karıştırarak konuştu:

“Selim, sen D’yi farkın büyüklüğü olarak görüyorsun, ben ise farkın anlamı olarak görüyorum.

D bazen küçük çıkar ama anlamı büyük olur.

Mesela bir terapi yönteminde D=0.3 diyelim. Küçük etki diyorsun, ama o küçük değişim, bir insanın yeniden hayata tutunması olabilir. Bu küçük fark, koca bir yaşamı değiştirebilir.”

Forumun duygusal üyeleri, bu noktada Elif’in sözlerinde kendilerini bulurdu. Çünkü istatistik çoğu zaman bize soğuk gelir ama arkasında insan hikâyeleri vardır. Elif’in dediği gibi, “küçük bir D bile bir kalp atışını kurtarabilir.”

İki yaklaşım, tek hakikat: Farkın anlamı

Selim stratejik, Elif empatikti.

Selim için D bir strateji, Elif için bir bağ.

O gün akşamüstü, ofisin ışıkları sönmeye başlarken Elif sessizce sordu:

“Peki Selim, senin hayatındaki D nedir?

Hangi farkı ölçüyorsun, ne kadar büyük olursa ‘önemli’ diyorsun?”

Selim kalemini bıraktı. Uzun bir sessizlikten sonra şöyle dedi:

“Sanırım benim D’im, işteki başarıyla aileme ayırdığım zaman arasındaki fark. Ve o fark büyüdükçe, içimdeki etki de büyüyor. Ama iyi yönde değil.”

O an ikisi de sustu. Çünkü istatistikteki D’nin, aslında hayatın D’siyle aynı formülü taşıdığını fark ettiler:

Gerçek fark, anlamın standart sapmasına bölünür.

Hayatında ne kadar anlam varsa, farklar o kadar ölçülü olur. Ne kadar anlamsızsa, en küçük fark bile seni sarsar.

Forumdaşlara Soru: Sizin D’iniz kaç?

Şimdi size dönüyorum, forumdaşlar:

Hiç düşündünüz mü, kendi hayatınızdaki D değeri nedir?

Yaptıklarınızla hissettikleriniz arasındaki farkın büyüklüğü ne kadar?

Hayatınızdaki varyans çoksa, belki farklar da kayboluyordur.

Belki de bir küçük D bile sizi hayatta tutuyordur.

Elif’in dediği gibi: “D sadece sayı değil, farkın ruhudur.”

Selim’in dediği gibi: “D, farkın gücünü ölçer.”

Belki de ikisi birleşince hakikat ortaya çıkar: “Anlamlı farklar, ölçülebilir değişimlerden doğar.”

İstatistik, insanın aynasıdır

O gün, Selim ve Elif’in sohbeti forumda uzun süre konuşuldu.

Kimisi “D=0.8 üzeri etki mükemmeldir” diye yazdı,

kimisi “Hayatta bazen D=0.1 bile devrimdir” dedi.

Ama herkes şu noktada birleşti:

İstatistik sadece sayı değil; insan davranışlarının, umutlarının, çelişkilerinin matematikle buluştuğu yerdir.

D, bazen iki grup arasındaki farktır.

Bazen de iki kalp arasındaki mesafe.

Ve ikisi de ölçülür, ama hissedilir olan hep ikinci taraftır.

Son bir düşünceyle bitireyim

İstatistikte D, bir farkın büyüklüğünü anlatır.

Ama insanın hikâyesinde D, “farkında olmanın” büyüklüğünü anlatır.

Rakamlar değişir, formüller güncellenir ama farkın duygusu kalır.

Belki de en büyük istatistiksel başarı, kendi hayatındaki farkı anlamaktır.

Şimdi siz söyleyin forumdaşlar:

Sizin hayatınızdaki D, ne kadar büyük?

Ve o fark, sizi kim yapıyor?